Yazıma başlamadan önce belirteyim bu yazı tamamen benim düşüncelerim bazı yerlerde kitaplardan sitelerden alıntı yapacağım ve fikrimin nasıl oluştuğunu anlatacağım. Kendi fikirlerimi aktarmadan önce birkaç bilgi vereceğim. İyi okumalar.
Psikoloji Nedir?
Psikoloji, bireylerin zihin ve davranışlarının sistematik inceleyen bilim dalıdır. Organizmaların hem doğrudan gözlenen davranışları, hem de düşünme, zihinde canlandırma, hatırlama ve hayal etme gibi doğrudan gözlenemeyen karmaşık zihinsel süreçleri psikolojinin inceleme alanına girer.
Nörobilim Nedir?
Nörobilim, sinir sisteminin anatomisi, fizyolojisi, biyokimyası veya moleküler biyolojisi alanlarında faaliyet gösteren, özellikle sinir siteminin davranış ve öğrenme ile ilişkisini inceleyen bilim dalı.
Bu kısımdan sonrası kendi düşüncelerimin yazılı olduğu yerdir.
Aşk bir psikolojik rahatsızlık mıdır?
İnsanoğlu psikolojileri yüzünden çok şey yapmıştır, bunların bazıları iyi olmuş ise bazıları kötü. Aşk bence psikolojik bir rahatsızlıktır çünkü insanlara sevmeyi öğrettiği kadar nefreti de öğretmiştir. Aşk yüzünden acı çekenler, ölümü tadanlar, başkalarının hayatını karartanlar olmuştur, bu yüzden aşk psikolojik bir rahatsızlıktır. Herkes aşık olur , aşkı için kimileri şiirler yazıp edebiyatımızı güçlendirmiş, kimileri savaşlar başlatmış, destanlar yazdırmıştır. Kısaca aşk psikolojik bir rahatsızlık tedavisi ise yok.
Psikoloji bize neler yaptırır?
İnsan beyni muhteşem bir makine ama biz insanoğlu o makineyi kullanmayı bilmiyoruz. Beyin karar verirken geçmişi ve geleceği düşünerek kararlar alır, bu yüzden bir insan iyi veya kötü bir şey yapıyorsa mesela birine şiddet uyguluyorsa o insana önceden şiddet uygulanmış demektir veya başkasından öyle görmüştür. Beyin öyle bir sistem ki kendini çevre koşullarına göre geliştiriyor (nöronlar). Şöyle ki yaşanmış bir olayı anlatarak başlayalım. ABD’de yaşayan Carol ve Bill Jensen, üçü de dört yaşlarında olan Tom, John ve Victoria adlı çocukları evlat edinmişleri. Önceden kimsesiz bu çocuklar, evlat edilene kadar Romanya’daki devlet yetimhanelerinde korkunç koşullara maruz kalmışlar, bu durum beyin gelişimlerini etkilemişti.
Jensen’lar Romanya’dan çıkmak üzere bir taksiye bindiklerinde, Carol taksi şoföründen çocukların söylediklerini çevirmesini istedi. Şoförün yanıtı ise oldukça şaşırtıcıydı çocukların dedikleri anlamsızca bir şeylerdi. Bu, bilinen bir dil değildi çocuklar kendi aralarında anlaşmak için bir kreol (Kreyol ya da Kreol, yöreye ve kişiye göre gelişen ve birkaç dilin karışımından oluşan bir dil türüdür.) dil geliştirmişlerdi. Buradan bahsetmek istediğim, beyin etraftaki olaylardan etkilenip kendilerini çevreye göre geliştirir. Nöronlar (sinir hücreleri) etrafımızdaki olaylara göre şekillenir, bu yüzden birisi “x” kişisine şiddet uygulamış ise beyin benden bunu “y” kişisine yapmalıyım diye algılar ve “x“ kişisi “a” kişisine o şiddeti uygular. Kısaca psikoloji bize her şeyi yaptırabilir.
Ben Kimim?
Ben kimim? Ben ben miyim? Yoksa ben başkalarının kuklası mıyım? Yahu ben kimim?
Diye çok kasmayın bence ama emin olun kimse tamamen kendisi değil. Beyin sürekli gelişir bu özellikle çocukluk zamanında gelişim daha hızlı ve nettir. Bir çocuğun televizyonda izlediği çizgi dizide ki kahraman dikkatini çeker ve onun karakteristik özelliklerini alır, buda çocuğun gelişiminin bir parçası olur. Kısaca biz etrafımızdaki olumlu ve olumsuz özelliklerden seçip kendimiz olmuşuz.
Beyin değiştiğinde biz de değişiriz.
David EAGLEMAN